Haber

Yanarak Ölen Afgan Madencinin Eşi Konuşuyor: ‘Bir İnsan Bunu Nasıl Yapar?’

Zonguldak’ta kaçak maden sahipleri tarafından ormanda yakılarak öldürülen 50 yaşındaki Afgan Veziri Muhammed Nourtani’nin eşi Kamergül Maliki Nourtani konuştu. Nourtani: ‘Bir insan bunu nasıl yapabilir? “Sadece eşimin değil, benim ve çocuklarımın geleceğini de mahvettiler” dedi.

Zonguldak Merkez Gelik İlçesi Dağbaca mevkiinde kaçak madende çalışan 50 yaşındaki Afgan Veziri Muhammed Nourtani’nin yanmış cesedi ormanlık alanda bulundu. Nourtani’nin kaçak maden sahipleri tarafından yakıldığı belirlendi. Olayla ilgili 3 kişi gözaltına alındı.

Maden işçisinin eşi Kamergül Maliki Nourtani olayların ardından konuştu. Kamergül Maliki Nourtani, ‘Bir insan başka bir insana bunu nasıl yapar? Bunlar Müslüman olamaz. “Sadece eşimin değil, benim ve çocuklarımın geleceğini de mahvettiler” dedi.

Mustafa Özdemir’in Gazete Duvar’dan aktardığı habere göre, On Temmuz Mahallesi’nde yaşayan 50 yaşındaki Afgan asıllı Vezir Muhammed Nourtani’nin eşi 37 yaşındaki 4 çocuk annesi Kamergül Maliki, atlatamadıklarını ifade etti. Yaşadıkları olayın şokunu yaşadıklarını belirterek şunları söyledi:

“Afganistan’daki savaştan kaçarak Türkiye’ye geldik. Ya ölecektik ya da Türkiye’ye gelip ailemizle yeni bir hayata başlayacaktık. Türkiye Müslüman olduğu için buraya geldik. Yaklaşık 23 yıl önce Afganistan’ın Şaburgan kentinden İran’ın Şiraz kentine göç ettik. Büyük oğlum İran’da geçirdiği trafik kazası sonucu sol bacağını kaybetti. Doktor iznimiz olmadan tedavi etmek yerine bacağını kesti. Biz o doktora dava açtık ama doktor çok güçlü olduğu için davayı kazandı. Daha sonra İran bizi göndermek istedi.

Afganistan’a dönemeyeceğimiz için Türkiye’ye gelmeye karar verdik. Yaklaşık beş ay önce Van’da bir toplama kampında bir konteynerde yaşıyorduk. “Yaklaşık iki ay önce Göç İdaresi tarafından Zonguldak’a gönderildik.”

Kamergül Maliki, eşinin yaklaşık 3 hafta önce kaçak madende çalışmaya başladığını söyledi. ‘Kocam bana ne için çalıştığını söylemedi. Madende çalıştığını bilseydim kesinlikle izin vermezdim. Madende çalışmaya başlayıncaya kadar günlük işler yaparak geçimini sağladı. Olay günü eve gelmedi. Eve gelmeyince akşam saat 17.00’de patronu Enver’i aradık. Çok az Türkçe bildiğim için eşimin işe gelip gelmeyeceğini sordum. Bana ‘İşte burada, işte burada’ dedi ve telefonu kapattı. Gece 00.00’da eve gelmesi gerekiyordu ama sabah uyandığımızda kendisini evde göremeyince polise gittik. __Polis soruşturmanın ardından telefonla bilgi vereceklerini söyledi. Polis beni aradı ve karımın cesedinin bulunduğunu söyledi. Polis karakolunda cesedin çektikleri fotoğrafları gösterdiler. Gördüğüm an kendimden geçtim. Hastanede gözlerimi açtım.

Bir Müslüman, ‘Bir Müslüman başka bir insana bunu yapabilir mi? Neden kocamı hastaneye götürmek yerine yakarak öldürdüler?’

Ailemi aradım ve onlara haber verdim. Bir Müslüman başka bir Müslümana bunu yapabilir mi? Kocamı neden hastaneye götürmek yerine yakarak öldürdüler? Eşimi yol kenarına bıraksalar bile bir araba gelip onu hastaneye götürürdü. Bu zulmü yapanlar sadece eşimi öldürmekle kalmadı, çocuklarımın geleceğini de mahvetti. Beni dul, çocuklarını öksüz bırakanların cezalandırılmasını istiyorum. Bu devletin ve adaletin vereceği bir karardır. Ama benim isteğim ya idam ya da ömür boyu hapis. Şu anda karşımda olsalar onlara Müslüman olamayacaklarını söylerdim. Çünkü bir Müslüman, bir Müslümana bunu yapmaz. Onların da benim gibi eşleri ve çocukları var. Evimizde çalışan bulunmamaktadır. Yaptıklarıyla ne bana ne de çocuklarıma yaşanacak bir gelecek bıraktılar. Ben bu ülkeyi Türkiye Cumhuriyeti’ne güvenerek seçtim. Çocuklarımdan ikisi engelli, diğeri reşit değil. Türkiye Cumhuriyeti’nden adalet istemek ve ailem için yardım istemek dışında hiçbir beklentim yok. Eşimi öldürenlerin bana ve aileme zarar vermesinden korkuyorum. Adalet istiyorum’dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu